Ben kalbi sonsuz hüzne mahkûm edilmiş bir
insanım ve bu konuda da hep hafızamı suçlarım. Yürüdüğüm yol, dinlediğim şarkı,
okuduğum şiir, kullandığım kelimeler ya da yaşadığım bir olay bana sürekli
önceden yaşadıklarımı, geçmişimi ve geçmişimdeki insanları hatırlatır. Hüzün
çöker içime ve bu hüzün sonsuz hüznü çağırır.
İnsan kelime kökeni olarak unutandan gelir ve belki de unutmak insana verilmiş en büyük nimettir. Ben ise
o nimetten yeterince nasiplenemeyenlerden olacağım ki unutamamayı yaşıyorum. Hayatımın
her anında unutamadıklarımla yaşadığımdan yaşamıma bir özür borçluyum. Yazının
başlığında da belirttiğim üzere bu yazarın hayatıyla helalleşme yazısı. Ve ben
hüzünlerimden helallik istiyorum ve teşekkür ediyorum bütün hüzünlerime.
Topraktan, üzerine basıp geçtiğim kardan,
şefkatinin farkında olmadığımdan kendisinden korunmak için şemsiye açtığım
yağmur tanesinden özür dilerim. Ve yine özür dilerim kendi kaçtığım ıslaklıkla
benim yüzümden muhatap olmak zorunda kalan şemsiyemden. Özür dilerim kopardığım
çiçekten, gerçekleşmeyen dilekten özür dilerim. Ve onlara da teşekkür ederim.
Özür dilerim detone olduğum bütün
şarkılardan, yarım kalmış dizelerden, nasıl yazıldığını anlayamadığım
şiirlerden, acısını hafife aldığım şairlerden, duyduğum bütün ezgilerden,
kurulan cümlelerden özür dilerim. Okuyamadığım kitaplardan, kenarından
kıvırdığım sayfalardan, efsanelerden, divandan ve nazımdan ve gazelden.
Hepsinden özür dilerim ve hepsine teşekkür ederim.
Kusura bakmasın Bosna ve Gazze, boynunu
bükmesin Kudüs ve beni beklemesin Roma. Hepsinden ayrı ayrı özür dilerim ama en
çok özrü sahip olduğum halde kıymetini bilemediğim Şehr-i İstanbuldan dilerim.
Taşın toprağın asıl şimdi altın Ey İstanbul. Mekke-i Mükerreme’den ve Medine-i
Münevvere’den özür dileyecek cesaretim yok sanırım. Kendilerinden özür dileyemediğim
için kusura bakmasınlar. Kendisine yüz süremedim diye darılmasın Hacer-ül
Esved. Hepsinden özür diler ve hepsine teşekkür ederim.
Özür
dilerim okşayamadığım yetim başından, aş olamadığım mülteci sofrasından, evsiz
kalmış insanlardan ve o insanların üzerinde uyudukları kartonlardan… Kibritçi
kızın üşüyen ellerinden, Aylan bebeğin bedeninden, Afrika’nın karalığından,
Ortadoğu’nun ölüme doğan güneşinden, dünyanın acı çeken bütün milletlerinden
özür dilerim. Ve hepsine teşekkür ederim.
Yusuf’u yediğini sandığım kurttan, İsmail’i
kurban edecek bıçaktan, İsa’nın gerildiği çarmıhtan ve Eyyub’un yaralarından
kısacası bütün su-i zanlarımdan özür dilerim. El açtığım semadan, ettiğim
duadan, gönderilen kutsal kitaplardan da özür dilerim. En çok özrü ise o kutsal
kitaba uygun yaşamadığımdan kurtarıcı olarak beklediğim ebabil kuşundan dilerim.
Teşekkür
ederim hayatıma girip hayatımdan çıkanlara.. Kırgınlıklarıma, kızgınlıklarıma,
kırdıklarıma ve kızdıklarıma teşekkür ederim. Anama, babama, kardeşime, aileme, arkadaşlarıma
teşekkür ederim. Mihriban'a ve Piraye'ye teşekkür ederim. Teşekkür
ederim hatalarımın farkına vardırmayanlara ve telafi şansı tanımayanlara.
Hepinizden özür dilerim.
En büyük teşekkürü bu kadar hüznü
barındırarak dökülen gözyaşıma , gözyaşımın onca ağırlığını taşıyan yanağıma,
rahatlamak için içime çektiğim derin nefese, her şeye rağmen gülümsemelerime ve
bunları yazabilecek gücü bulduğu için kalemime ederim. Ve en büyük özrü yine
onlardan dilerim.
Ve senden
ey okur! Bunca hüznüme ortak olduğun için senden özür dilerim. Ve sana teşekkür
ederim. Helal ettiğin için hakkını…
Temmuz 2019/ERZİNCAN
"Çünkü hüzün, hisleri olanların harcıdır."
YanıtlaSilNe yaşadığını unutandır insan. Nereden geldiğini, nasıl ol'duğunu unutmayanların gölgesidir hüzün.
Kaleminize sağlık.