Akşam Olur Sen Karanlığa Kalma


      Ulaşamadığımız hasretler vardır içimizde. Ne kadar gidersek gidelim, nereye varırsak varalım alamadığımız bir arpa boyu yolun derdine mazhar olarak varamadığımız durakların hasretindeyizdir.

      Vuslat kelime manası olarak sevgiliye kavuşmak, ulaşmak, erişmek demektir. Buluşmanın, birleşmenin aşkı ile yaşanan bir ömrün sonudur. Onca zaman hayalini kurduğuna ulaşma isteğidir. Belki bir kişilik göstergesidir. Belki de bu yüzden vuslat en çok kendine varmaktır, kendine kavuşmaktır. Çünkü insan vusül etmek istediğidir. Çünkü insan hayalinin ta kendisidir.

       Yaradılıştan beri içimizde var olan hayal etme arzusu vuslata kavuşmayı bu kadar huzur dolu kılar. İnsan ilk özlemini imtihana geldiği bu fani dünyadan asıl vatanı olan ebedi aleme hissetmemiş midir?  Ana rahmine düştüğü andan itibaren insanın kabre gireceği günü düşünmesi vuslat arzusu değil de nedir? İnsan gökyüzü cennete daha yakın diye sevmemiş midir? İnsan kendini en çok da cennete ait hissetmemiş midir?

      Vuslat ana kucağı olur küçük yaşlarda. Acımıza merhem onun şefkatli avuçlarıdır. Normalde narin olan vücudu evladın sığınabileceği en güvenli liman olur. Onun bereketli memelerinden damlayan her bir damla süt evladın hasret ateşini söndürür. Her zaman anne diye ağlayan çocuk; gözünden akan her damla yaşta annesine daha çok sarılmış, daha çok kavuşmuştur.

      Yaş alınca insan vuslatı ela gözlü sırma saçlı yar olur. Onun ellerini tutmanın hayali ile yanıp tutuşur. Gözlerine bakmaya korktuğu halde o gözleri ile hayata tutunur. Yarin dudaklarından dökülür ab-ı hayat. Güneş onun gökteki yansıması, gece onsuz geçen hayatın fragmanıdır. Cennet onun tatlı sözleri, misk-i amber onun kokusudur. Rüyalar kavuşma noktası, cehennem ise hasretin öteki adıdır.

      Çocukluğa duyulan özlem kavuşulamayacak tek vuslat değil midir? O eski zamanlardaki  sıcak ekmek kokusu, dizinden yamalı pantolon, markasının önemsiz olduğu ayakkabı, oynarken saklanılan bir ağacın arkası kısacası samimiyetin ta kendisi; saçlarına kırlar düşmüş insanın gönlünde bir silüet, burnunun direğini sızlatan bir hasret olarak kalmamış mıdır?

      Yani vuslat son noktanın geleceğini bile bile yazılan o ilk cümleyedir. O ilk cümlede belirttiğim gibi vuslat hayaledir. Çünkü hayal, insanın ta kendisidir. Vuslat insanın kendisinedir. Çünkü insan en çok kendine uzaktır. Çünkü insan en çok kendi akşamının karanlığına kalır.


Şubat 2020/ Erzincan

Yorumlar

  1. Hep vuslat arzusuyla yanarken içimiz birde bakmışız ki hasret bizi biz yapanmış.Hasret olmadan her şey boşmuş, amaçsız kalmış.Vuslat ümidiymiş yaşamak yani hasretin ta kendisiymiş hayat.Elbet bir gün vuslata erer hasretimiz.
    Mühim olan hasretini yaşayabildiklerimiz.Hasretiz her güzel şeye.Hasretiz kimi zaman gülmeye kimi zaman üzülmeye.Evet bazen öyle hasretiz ki ağlayacak bir gönle durdukça zaman aktıkça hayat ağlayabilmeye hasretiz.
    Yine de gülelim biz hala gülebiliyorken.Yine de gülelim bizi hasretimize rağmen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hasretlerin vuslata erdiği güzel bir ömür geçirmek ümidiyle diyelim o halde.. Ve çokça gülümsemeyle 😊

      Sil
  2. Kalbin derinliğinden ruhun enginliğine süren bu yolculukta,
    insanlarla bütünleşerek
    nihayetinde rıza ile O'na ulaşmaktır vuslat.
    Geçmiş yazılarında hatıralarının hüzne sebebiyet verdiğini okumuştuk fakat
    hatıraların vuslatı hatırlatan dizelere dökülmesi bu hüznün en manidar hâli olmuş.
    Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder